Futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, TRTSPOR’da yayınlanan “Futbolun Zirvesi” programında Levent Özçelik’in sorularını yanıtladı.
Rıdvan Dilmen, ligin ikinci devresinde büyük çıkış yapan Ersun Yanallı Trabzospor’dan son dakikalarda kazanan İgor Tudor’lu Galatasaray’a, Beşiktaş ve Başakşehir’in şampiyonluk şansından, Sergen Yalçın’ın teknik direktörlük performansına, “Fenerbahçe, Kocaman ile anlaştı” haberlerinden Lens-Beşiktaş iddialarına pek çok konuda dikkat çekici yorumlarda bulundu.
``5 takımdan 3`ü küme düşer``
Alttaki takımlardan 5’inden 3’ü ‘gidiyorum’ diyor. Düşmek için uğraşıyorlar. Aslında çok büyük mucizeler olmazsa bu alttaki 5 takımdan 3’ü küme düşecek gibi gözüküyor. Ama futbol bu, daha çok maç var.
Türkiye’de play-out olur mu?
Play-off olmaz ama play-out olabilir ve tartışılabilir. Ama bu fikir bu yıl uygulansın gibi bir durum olmaz. Süper Lig’de şampiyonluk yarışı için play-off olmaz. Avrupa’nın büyük liglerinde de play-off var mı? Yok. O zaman buna devam…
Play-out için ise Türkiye alt yapı olarak hazır değil. Çünkü Süper Lig’de 14 yabancı, 1.Lig’de 5+5 var. Bu durumda takımları adaletli olarak nasıl eşleştireceğiz? Öncelikle bunun bir alt yapısı çalışılır. Ben ‘mantıksız’ demiyorum ama bu konularda kararlar çat-çat alınmaz.
Süper Lig’de play-off o günkü şartlarda bu şike olayları vardı, o şartlarda uygulandı. Doğruydu yanlıştı diye tartışmıyorum. Bir anda Galatasaray kaç puan öndeyken bu sisteme gidildi, şampiyonluk son maça kaldı.
Ama o dönemde Fatih Hoca’nın (Terim) bir demeci vardı. Ben çok doğru bulmuyorum onu. Hoca “Biz iki kez şampiyon olduk” dedi. Aslında Galatasaray hak ederek şampiyon oldu sonunda. Doğru normal statüde oynansa farklı şampiyon olmuştu. “İki kez oldu” budan gidecek olursak 1-1 olur. Çünkü Ligi Galatasaray, play-off’u ise o sezon Fenerbahçe lider tamamladı. Saçma sapan bir uygulamadan az daha Galatasaray şampiyonluktan oluyordu. Son maçta Fenerbahçe atsa bir gol 1-0 bitse Galatasaray’ın 34 maçlık emeği boşa gidecekti.
``Yanal, Real Madrid`e de giderse...``
İkinci yarının lideri Trabzonspor’dur. Çok önemli bir başarı elde etti Trabzonspor. Ersun Yanal’a bence bir tek Milli Takım döneminde haksızlık yapıldı. Güncel konuşmamak lazım. Genel anlamda Ersun Yanal Türkiye’de kıymetli bir teknik direktördür. Gerekli övgüyü de hep almıştır. Bu övgülerin karşılığında ise büyük takımlar ve A Milli Takımda teknik direktörlük yapmıştır. Ankaragücü, Gençlerbirliği, Denizlispor ve Fenerbahçe’de teknik direktörlük yapmıştır. Üçüncü kez Trabzospor’a gidiyor. Daha ne yapacak? Real Madrid’de de giderse mutlu oluruz. Gerekli değeri görmüştür. Ersun Hoca’yı çok severim. Eski futbolcudur. Ağabeyimin takım arkadaşıdır. Her zaman görüştüğüm değerli bir insandır. Çok iyi bir teknik direktördü! Teknik direktörlüğü bırakmıştı, tekrar canlandı. Yani bırakmıştı antrenörlüğü geçen sene. Şimdi yeniden canlandı. Net söyleyeyim; artık havlu atmıştı. Başarılı bir teknik adamdı, “dı” diyorum çünkü bırakmıştı. Seyahatleri bırakacak ve işinin başında olacak. Dünkü maçta Ersun Hoca’nın kulübedeki sevincini gördüm. Ersun Hoca işte bu. Konsantre olduğu zaman çok iyi bir teknik direktör. Fenerbahçe’de de çok başarılı oldu. Milli takımdayken çok başarı bir futbol oynatırken ayrılık oldu. Tabii Trabzonspor devrede çok iyi transferler yaptı. Hoca da bu kez transferlere daha konsantre oldu, daha önce konsantrasyonu düşüktü. Trabzon zor bir şehirdir, kolay kolay beğenmez. 13 sıradaki takımın teknik direktörüyken Trabzon’da gibi bir yerde ikinci yarıda devam edebiliyorsa Ersun Yanal’ın Türkiye’de teknik direktör olarak değeri biliniyor demektir.
``Bu hafta iğne atsan yere düşmez``
Rekabet başarı getirir. Rodallega’nın gelişi N’Doye’yu da canlandırdı. Sistem de değiştirebiliyorsunuz. Trabzon takımı ritmini buldu. Bu hafta Galatasaray maçında iğne atsan yere düşmez. (Levent Özçelik: Başkan Usta’nın da bir rekor talebi var.) Talebe gerek yok, taraftar tribünü doldurur. Seyirciyi maça takım getirir. Bak Konyaspor’a. Tribünler doluydu. Ne oldu? Takım kötü gidince tribünler boşaldı. Türkiye’de başarı seyirciyi tribüne getiriyor…Trabzonspor artık sadece ligin değil kendi kaderini de kendi belirleyecek bir duruma geldi. Avrupa kupalarına da kendini atabilir. Geldi oralara.
``Ben Fenerbahçeliyim sonunda``
Ben Fenerbahçeliyim sonunda. Ama Fenerbahçeli olmak ayırımcılık yapmayı veya objektif olmamayı gerektirmez. “Şike” olayları sonrası o dönemde kendimize göre görüşlerimizi belirttik. O dönemden beri, gerçi işim de düşmedi, Trabzon’a hiç gitmedim. Eskiden çok giderdim. Tedirgin oluyorsun çünkü Trabzon o olaylardan çok etkilendi. Gidersin, biri durup durup bir laf eder. İçimdeki Trabzonspor sevgisi gitmez. Allahtan başka kimseden korkmam. Özledim orayı ama gidersin biri bir şeyler söyler. Üzülürsü, kırılırsın. Bunu ‘beni davet edin’ diye söylemiyorum. Çok gitmek isterim. Asla bir saygısızlığım olmadı. Ama fanatizm var. Onların da kendine göre haklı olarak bize karşı tepkileri olabilir. Korku değil ama bir tedirginlik oluyor.
``Büyük bir takım çalıştırmalı``
Abdullah Avcı, Milli Takım çalıştırma şansı yakaladı ama turnuvada elemelerin bitmesine 4 maç kala baskılar yüzünden ayrılmak zorunda kaldı. Evet işler iyi gitmedi ve eleştirildi, doğru. Ama Avcı Türkiye’de hakkettiği değeri görmedi. Mutlaka büyük bir takım çalıştırmalı. Mütevazi biri her yere çıkar. Hiçbir medya mensubunu kırmaz, çok değerli bir teknik direktör. Teknik direktör takımı işte tam da bu. Büyük takımlarda oynayan oyuncuları almak risktir. Bunları yönetmek de kolay değildir. Muazzam bir performans ve takımı her gün iyiye gidiyor. Yani tam bir antrenör takımı tam da Başakşehir.
``%90 Beşiktaş, %10 Başakşehir``
Beşiktaşlılar şöyle bakıyordu, Galatasaray ve Fenerbahçe puanlar kaybedince, ‘bu sene şampiyon oluyoruz’ dediler. En yakın puanda olmasına rağmen Başakşehir’i kimse hesaplamıyordu. Sadece Beşiktaşlılar değil, biz yorumcular da hesaba katmıyorduk ama ‘Başakşehir öyle bakmayın’ dedi.
Başakşehir’in şampiyonluk şansını yüzde 10 olarak görüyorum. Beşiktaş’ta çok büyük sakatlıklar olmazsa şampiyonluk şansı için ‘yüzde 90 Beşiktaş, yüzde 10 Başakşehir’ diyorum. Beşiktaş şampiyonlukta Fenerbahçe ve Galatasaray ile çekişseydi o zaman ‘yüzde 55 Beşiktaş, yüzde 45 Galatasaray veya Fenerbahçe’ derdim. Çünkü Konya’da kazanan Başakşehir’in bu hafta sahasındaki Karabükspor maçını 2250 taraftar önünde oynar. 2 puan gerideki Galatasaray ve Fenerbahçe’nin maçına 50 bin seyirci gider. Seyirci faktörü büyük takımlarda , olmaması gerekir ama hakemi artı yönde 15-20 etkiler. Yoksa Beşiktaş düşüşte. Avrupa maçları var. En istikrarlı oyuncularından Marcelo da olmayacak.
``Çok duygusal ve...``
Son iki maçta 90 artılarda 4 puan duran top golleriyle geldi. Futbolda hiçbir şey tesadüf değildir. Galatasaray bu kadar duran top kazanıyorsa demek rakip sahaya gitmiş. Aslında üşenmeden Selçuk’un attığı Galatasaray ve milli takımdaki kilit gollerine bakmak bakmak gerekir. Trabzospor, Galatasaray ve milli takımda çok tempolu sezonlar geçirdi. Son 1.5 yıldır performansında düşüş vardı. Çok duygusal ve çok çabuk etkileniyor. Ama bunlara rağmen Sneijder ve Podolski varken son dakikada ‘Çekilin o top ben kullanacağım’ demek ve sorumluluk alması önemlidir.
``Sneijder mı, Selçuk mu?``
En tehlikelisi de bu işte. Sneijder veya Selcuk, biri değil ikisi de ön planda olmalıdır. Ama kaptanlık pazubandı yazı-tura veya kale seçimi pazubandı olmayacak. Kaptan takımın lideridir. Türkiye’de takım kaptanlığı çok ucuzladı. Bakıyorsunuz takımlara bir sürü adam kaptan. Kaptanlar cezalıysa ta 7 aylık futbolculara kadar kaptanlık bandı geliyor. Kıdem önemlidir ama liderlik niteliği olan kaptanlık yapar. Kaptan demek, teknik direktörün yardımcısı ve 24 kişilik kadronun sahadaki lideri demektir. Öyle yazı-tura kaptanlığı ile olmaz o işler. Selçuk’ta kaptanlık niteliği var. Öyle kaptan girdiği zaman ‘kaptan geldi’ diyecekler. Fatih Terim kaptanken ben futbolcuydum. O oturmadan oturmazdık, o kalkmadan kalkmazdık. Biz öyle gördük. Bir hiyerarşi vardı ve bu hiyerarşi sahaya da yansıyordu. Biraz daha esnek olmak lazım. Ama bakıyorsun bir sürü adam kaptan şimdi.
``İyi bir sezon başı antrenörü``
Galatasaray’daki sakatlıklar yüklemelerden kaynaklanıyor. Artık özel yaşamlarına daha dikkat edecekler. İyi dinlenecekler. Çünkü antrenman tempoları yüksek. Kendine iyi bakarsan bu antrenmanları da kaldırırsın. Ben ne dedim; İgor Tudor iyi bir sezon başı antrenörüdür. İyi bir teknik direktör olma yolundadır. Bu antrenman temposu ve disipliniyle sezon başında Galatasaray’ı alırsa ama yöneterek… Sniejder’i, Podolski’yi, Selçuk’u veya genç bir oyuncuyu yönetmek kolay değildir.
Fenerbahçeli ve Galatasaraylı futbolcular, şu anda Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılmak için değil, ‘biz takımda seneye nasıl kalırız’ diye düşünerek oynuyorlar.
``Tudor’da gençliğimi görüyorum``
“Tudor’da kendi gençliğimi ve teknik direktörlüğe girdiğim görüyorum. 5 yıl sonra otobüse almamazlık, Bruma’yı götürmemezlik yapmaz. Disiplini bu şekilde sağlamak istiyor. Disiplin sağlamak önemlidir ama büyük oyuncuyla çalışırken, onları tolere etsin demiyorum, onları yönetecek. Sezon sonuna daha çok var. Beşiktaş şampiyon olmazsa Şenol Hoca bile tartışılır. Tudor’un Galatasaray’daki geleceği için de sezon sonunu beklemek gerekir. Galatasaray taraftarı şu anda yönetimle uğraşıyor. Ama Tudor tipi teknik direktörleri taraftarlar sever. Normal böyle bıyıklı Anadolu’da yaşayan bir teknik direktör olsa o kadar sevilmezler. Tudor, agresif ve yakışıklı bir tip, insanların hoşuna gidebilir. Tabii özelliği sadece bu değildir. Bu en son özelliğidir.
Tudor-Pereira
Özçelik: Tudor’un sistemi geçen sezon Fenerbahçe’yi çalıştıran VitorPereira ile aynı mı?
Hayır değil. Tudor’un oynattığı sitem kolay değil. Yükleme yaptığı için sezon başı yükleme önemli. Sistem ve takımın durumu için uzun bir süre gerekil. Onun için zamana ihtiyac var. Şimdi yapmaya çalıştığı için Galatasaray’da sakatlıklar oluyor. Ayrıca sistemsel ve taktiksel olarak da arızalar çıkıyor. O yüzden 2 maçta 4 gol yedi.
``Oğuz’un işini Rıdvan yaptı, diyorlar``
“Oğuz Çetin’in Büyükşehir Gaziantepspor’un başına geçme işini Rıdvan Dilmen yapmış” diyen var. Hiç alakam yok. Bu konuda hiçbir girişimim de olmadı. Yok Fatma Şahin’i aramışım felan filan. Oğuz Çetin’in de Rıdvan Dilmen’e ihtiyacı yoktur. Ayrıca zaman zaman bana antrenörler sorulur ama inanın mümkün oldukça uzak duruyorum. Biriyle anlaşmak üzereyken ‘onu almayın bunu alın’ demek bize yakışmaz. İşin tuhaf tarafı, bu tür şeyler bize mal ediliyor. Antrenör camiasından öyle ucuz ucuz küslükler, gönül almalar hakikaten komik. Bunu yapmayacaklar. Yan yana olduğumuz adamlar, ‘Benim Gaziantep işim yapsana’ diyor. ‘Beni karıştırma’ diyorsun. Sonra Oğuz Çetin gidince bana gönül koyuyor. Sanki ben Oğuz’a aracılık yapmışım. Oğuz Çetin’in bana ihtiyacı yok ki. Oğuz Çetin’in takımını izledim. 0-0 bitti, takımı bu hafta beğenmedim. Bu arada Mustafa (Denizli) Hoca 2 puan sistemi var zannediyor, Eskişehir 1-1 gidiyor. 1 puanlar yetmeyebilir. Sivasspor berabere, bu hafta bir Malatyaspor kazançlı çıktı.
Kocaman, F.Bahçe ile anlaşma sağladı mı?
Özçelik: Spor basını neredeyse yüzde 90 “Aykut Kocaman Fenerbahçe’de” diye yazıyor. Aykut Kocaman Fenerbahçe ile anlaşma sağladı mı?
Dilmen: Aykut Kocaman son basın toplantısında ne dedi? ‘Böyle bir şey yok’ dedi. Bunu diyorsa anlaşma yoktur. Ben daha önce ‘Aykut Kocaman gelecek’ demedim. Sadece camiayı tanıdığı için tahminim söyledim. Ayrıca 3-4 haftadır da Aykut Hoca ile görüşmedim. Ben ‘Aykut Kocaman’ın gelmesi lazım’ demedim. Şu anda soruyorsam ‘lazım’ derim Ben 3-4 hafta önce ‘Advocaat’ın derhal gönderilmesi lazım’ dedim
Aykut Kocaman’ın avantajları sorarsanız, çok değerli bir teknik adam çok kişilikli bir isim. Fenerbahçe’yi ve Fenerbahçe’nin dinamiklerini iyi biliyor. Fenerbahçe’nin risk alıp da Fenerbahçe dinamiklerini bilmeyen birini takımın başına getirmesi doğru değildir. Benim düşüncem budur. Başka düşüncelere de saygılıyım. Fenerbahçe taraftarının yüzde 70’i Aykut Kocaman’ı istiyor, yüzde 30’u ise oynattığı oyundan dolayı istemiyor. Ben yüzde 70’in içindeyim.
``Lens için Gökhan Gönül...``
Özçelik: Fenerbahçe’nin Sunderland’den kiraladığı ve performansıyla sarı-lacivertlilerin beğenisini kazanan Jermain Lens’in Galatasaray ve Beşiktaş ile görüştü yönünde iddialar var. Ama Lens’in Fenerbahçe’nin rakibinde oynamam şeklinde bir açıklaması bulunuyor. Ne diyorsunuz?
Dilmen: O oyuncu zaten kiralık. Çok kaliteli bir oyucu. Ama bu işler belli olmaz. Belli olmaz. Gökhan Gönül de Beşiktaş’a gitmedi mi? Gitti. Bu da olabilir.
``10 forvetle oynanan bir maç``
Beşiktaş-Kayserispor maçı çok keyifli bir maçtı. 10 tane forvetle oynanan bir maç oldu. Kayserispor’un iyi bir takım olmasının yanında Sergen Yalçın’ın da kişiliğini takıma yansıttığı görülüyor. ‘Oynayın yenin’ diyor. Sergen Yalçın, maça 4 forvetle çıktı. En güzeli de skor 1-1’iken de bunu değiştirmemesi. 2-1’i yakalayınca değişiklik yaptı. Başarısız dediğin Beşiktaş’ın ölüsü 2-2’yi yakaladı. Son 4 dakikada 3-2’de yapabilirdi. Beşiktaş bu sezon aldığı beraberliklerden 3’ünde geriden geldi. Galatasaray ve Başakşehir maçlarında bırakmadı ve geriden gelip 2-2’lik eşitliği sağladı. Forvetlerin kanatta oynaması doğru bir tercih değil. Zaten Aboubakar, merkeze geçince daha etkili oynadı. Çünkü bunlar (Cenk ve Aboubakar) daha çok santrafor özellikli oldukları için kanatlarda oynayamıyorlar. Güneş, önümüzdeki hafta muhtemelen Cenk Tosun’u bekletir, Aboubakar’ı 11’de oynatır. Ön taraf Babel, Aboubakar ve Quaresma olur. Ama Babel’in de toparlaması lazım. Sakatlananlardan Tosic yetişir ama Marcelo yetişmez. Marcelo keşke ilk anda çıksaydı. Sakatlıktan dönüşü daha da uzadı. Mitrovic topla çıkışta iyi ama adam adama savunmadan gelmişe benziyor ve alan savuması için biraz daha beklememiz lazım.
``Sergen’i yakmayalım!``
Rıdvan Dilmen: Sergen Yalçın daha yolun yarısında bile değil daha yolun çok başında. Günlük başarılarla olmaz. Sergen’in en büyük avantajı çok büyük bir oyucu olması ve toplum tarafından çok sevilen bir insan olmasıdır. Dört büyüklerde oynayan nadir oyunculardandır. Ama Beşiktaşlıdır sonuçta. Sergen Yalçın’ın avantajı bol kredisi olan birisi olmasıdır. İyi bir insandır. Ama Sergen Yalçın, teknik direktör olarak çok zayıftır. Onun mesafesi daha çok. Çok başarılı gidiyor ama başarıda istikrar önemlidir. O yüzden kendini taktisel anlamda yetiştirmelidir. Fiziksel anlamda mutlaka kondisyonerleri vardır. Murat Şahin gibi tecrübeli biri de yanındadır. Rahatlığı özgüven açısından bir avantajdır. Ama Sivasspor’da bazı hatalar yaptı. O yüzden daha yolun yarısında bile değildir. Sakın ha çocuğu tuzağa düşürmeyin. Daha çok başındadır ve minimum 5 yıla ihtiyacı vardır bir büyük takımı çalıştırması için. Sergen Yalçın’ı yakmayalım. Böyle konuşusak onu da yakarız. Antrenörlüğün bu yıl damgasını vurduğunu gördüm. Yarın taktiksel savaşlarla ve zor şartlarla karşılaşacaktır. Çok iyi bir kulüpte çalışıyor. Diğer teknik direktörlere göre bir şansı vardır, hakkettiği bir havası ve kredisi vardır. Ama sakın Sergen Hoca’yı bu tür yazılarla yakmayı. Teknik direktörlük sihirbazlık işi değildir. Birden bire ‘hadi Fenerbahçe’ye Beşiktaş’a’ demeyin. Aynı sıkıntıyı ben de yaşadım. Benim futbolculuğum yetmedi. Ben tak diye bir yıllık antrenörlükten sonra Fenerbahçe’ye geldim. Benim zekam da taktiksel bilgim de o zaman yeterliydi, havamda yeterliyd. Taraftarın da desteği vardı. Ama tecrübe sadece 4-4-2 değildir. Teknik direktörlük tecrübesi baskıyı kaldıra bilmektir. O yüzden Sergen Yalçın yolun başındadır. Bayern Münih’i çalıştırması için bir ton fırın ekmeği yemesi lazım. Bu potansiyel de onda vardır. Çok geliştirmesi gereken eksikler vardır. Antrenörlükte özellikle öğrenmenin yaşı yoktur.
``Beşiktaş, % 70 Olympiakos’u eler``
“Beşiktaş, yüzde 70 Olympiakos’u eler ve UEFA Avrupa Ligi’inde çeyrek finale çıkar. Fenerbahçe-Krasnodar maçında ‘yüzde 60 Fenerbahçe’ demiştim, yanıldım. Ama bu saatten sonra Beşiktaş, turu geçer.”