Diğer Sporlar

Atlı okçuluğun zirvesinde bir Türk

27 Eylül 2016 Salı 12:54 - Son Güncelleme 27 Eylül 2016 Salı 10:00

Alperen Alkan, Türkiye'nin ilk kez katıldığı dünya şampiyonasında altın madalyanın sahibi oldu.

Türkiye Atlı Okçuluk Milli Takımı ile katıldığı 12. Dünya Şampiyonası'nda büyük bir başarı elde eden Alperen Alkan, ilk kez mücadele ettiği şampiyonada dünyanın zirvesine yerleşti.

Güney Kore'de organize edilen ve 22 ülkeden 74 sporcunun yer aldığı şampiyonada önemli bir performans sergileyen Alperen, ikili atış dalında dünyanın önde gelen sporcularını geride bırakarak altın madalyayı boynuna taktı.

Alperen Alkan, AA'ya yaptığı açıklamada, Türkiye'nin atlı okçulukta ilk kez dünya şampiyonasında yer aldığını belirterek, "Şampiyonada, Kayı Atlı Okçuluk Kulübünden Alp Kayserili ve Kayseri Sancağı Atlı Okçuluk Kulübünden Emrah Koç ile yer aldık. Ülkeyi temsil etmenin ağırlığını yarışlar sırasında fazlasıyla hissettim." diye konuştu.

Ata 12 yıldır bindiğini, 4 yıldır da atlı okçuluk branşıyla ilgilendiğini vurgulayan Alperen, şunları söyledi:

"Şampiyonanın hazırlık aşaması çok gergin geçti. İki ay süresince her gün çalışma imkanı buldum. 45 dakikası atla birlikte, kalan süresi de ok atışı ve yay çekme çalışmalarıyla toplamda 1,5 saat çalıştım. Sonuçta bu sporu 4 yıldır yapıyorum. Yıllardır izlediğim sporcular oradaydı. Atlı okçuluğa ömrünü vermiş kişilerle yarışmak çok heyecanlıydı."

Büyük sporcuların katıldığı bir organizasyonda altın madalya kazanmanın kendisini fazlasıyla mutlu ettiğine değinen Alperen, "Şampiyonanın ardından birçok ülkeden davet aldım" dedi.

Atlı okçuluğu "Her gün yeni bir şey keşfettiğim spor" olarak nitelendiren Alperen, müsabakalar sırasında gerginliğin çok fazla olduğunu dile getirdi.

Alperen, "Müsabaka sırasında İrfan hocam 'madalyayı, kupayı boş verin oku öyle güzel atın ki sonuçta Allah sizi mükafatlandırsın' dedi. Şampiyona öncesinde amacım, ülkemi en iyi şekilde temsil etmek ve katılımcıların 'bu iş Türkiye'de hakkıyla yapılıyor' demesini sağlamaktı. Atlı okçuluğun dünyadaki tartışmasız en iyi sporcusu ABD'li Lucas Novotny, bana bu işi çok iyi yaptığımı, gelecekte de Türkleri bu arenada daha fazla göreceğine olan inancını dile getirdi. Tüm ülke sporcularının takdirini toplayarak şampiyon oldum." diye konuştu.

"Hedefim 4 dalı kazanan şampiyon olmak"

Alperen Alkan, atlı okçulukta 4 dal bulunduğunu belirterek, "Hedefim 4 dalı kazanan şampiyon olmak." dedi.

Milli sporcu, dünya şampiyonasında ikili atışta altın madalya kazandığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bu işte son nokta diye bir şey yok. Kendinize sürekli yeni hedefler koyabiliyorsunuz. Dünya şampiyonalarında 4 dalı da kazanırsanız, buna 'üst kademe şampiyonluk' deniyor. Bunu başarmak istiyorum. Avrupa üçüncülüğüm vardı, şimdi dünya şampiyonluğunu yakaladım. Hedefler bitmeyecek."

"Atlar kardeşimiz gibi oldu"

Atlı okçuluğun, normal okçuluğa göre daha zor olduğuna dikkati çeken Alperen, atla uyumu yakalamanın bu sporun birinci kuralı olduğunu belirtti.

Atın en küçük hareketini dahi bilmek gerektiğinin altını çizen milli sporcu, şunları kaydetti:

"Atım 'Bozdoğan' ile 2 yıldır birlikte çalışıyoruz. Artık kardeşim gibi oldu. Birbirimizin yapacağı her hamleyi biliyoruz. Arada bu bağ olmazsa, yarışmak çok zor oluyor. Yarışmalarda bazen bu sporu hiç yapmamış atlarla yarışmak durumunda kalıyoruz. Bu tehlikeli olduğu için federasyon bundan vazgeçti ve atlı okçuluk atlarını getiriyor. Türkiye'de yapılan müsabakalarda 100 metrelik parkurda 3 hedefe ok atmanız lazım. Bu da 3 saniyede bir ok atmanız anlamına geliyor. Okçuluk direkt mental bir spordur, odaklanmanız gerekiyor. Atı veya başka bir şeyi düşünürseniz hedefi vurma imkanınız yok, bu noktada ata güvenmek zorundasınızi."

"Ülkemizde istediğimiz noktada değiliz"

Alperen branşın, Geleneksel Spor Dalları Federasyonu bünyesindeki asbaşkanlıkta faaliyet gösterdiğini belirterek, atlı okçuluğun ülke çapında henüz istenilen noktada olmadığı değerlendirmesinde bulundu.

Atlı okçuluğun tanıtımı için farklı şehirlerde müsabakalara gittiklerini ve birçok festival düzenlediklerini ifade eden milli sporcu, "Zamanla sporcu sayımız da artacak, kalitemiz de. Bundan sonra belli bir yere geleceğiz ve dünyada kendimizi daha çok gösterme fırsatı yakalayacağız." ifadesini kullandı.

Türkiye'de önceleri yapılan ve 1950'li yıllardan sonra unutulan atlı okçuluğun 2000 yılından itibaren yeniden canlandırılmaya çalışıldığını anlatan Alperen, sözlerini şöyle tamamladı:

"Atlı okçuluk yani sipahilik-süvarilik, günümüzün tanklı birlikleridir. Savaşların en hızlı birliği, direkt etki gösteriyor, ardından çekiliyor. Ateşli silahların çıkmasıyla okçuluk azalıyor. Tank ve diğer motorlu taşıtlarla birlikte atlar iyice gündemden düşüyor. 1950'lere kadar bu spor Türkiye'de yapılıyordu. 2. Dünya Savaşı ile dünya üzerinde kullanılan atlı birlikler kaldırılıyor. 1950'lerden sonra Türkiye'de atlı okçuluk yok oluyor. 2000'li yıllarda Hilmi Arıç, Sami Yenel ve İrfan Güldal'ın çabalarıyla bir hareket başlatıyor. Henüz medyaya fazla ulaşabilmiş değiliz ama ümidimiz o ki ilerleyen yıllarda destek alarak bu işi sürdürmek istiyoruz. Atlı okçuluğa 'göçebe sporu' diyoruz ama Türklerin en üst noktaya çıkardığı bir branş. Dünyadaki tüm müsabakalarda ilk 3 sırayı kapatmak bizim için en üst noktadır."

Sıradaki Haber
Genç kız atıcılar, dünya şampiyonu oldu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz